4 Şubat 2016 Perşembe

Bir karadeniz efsanesi Hekimoğlu

Bir karadeniz efsanesi Hekimoğlu

Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur. Üstelik yoksul bir anneden başka hiç kimsesi yok. Çevresinde dürüstlüğü, akıllılığı ve yiğitliğiyle tanınan bir gençtir.

Yörede egemenlik kurmuş bir Gürcü Beyi vardır. Bu Gürcü Beyi, Ayşa adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. Ne ki, bu kız Gürcü Beyini sevmemekte, Hekimoğlu’na bağlanmıştır. Bu, dostlukla, arkadaşlıkla karışık bir sevgidir. Üstelik Hekimoğlu’yla görüşmeye başlamıştır.

İşte Bey, iki gencin ilişkisinin bu noktaya vardığını duyar duymaz Hekimoğlu’na düşman olur ve ona savaş açar. Hekimoğlu’yla teke tek görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir. Hekimoğlu, gözüpek, mert bir gençtir. Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma; yerine gider. Gitmeye gider ama, Bey sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir. Üstelik adamlarından biri, buluşma yerine varır varmaz, sabırsızlanıp Hekimoğlu’nu yaylım ateşine tutar. Ötekiler de çevresini sararlar. Hekimoğlu’yla Beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu, çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur. Olaydan hemen sonra, Bolu da tek başına yaşayan anasının yanına gider. Anasına durumu anlatır ve artık şehir yerinde duramayacağını bildirir. Anasıyla helallaşıp, yanına Mehmet adlı iki amca oğlunu alarak dağa çıkar. Çıkış bu çıkış ve ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağdadır.

Hekimoğlu’nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Onun mertliği, yiğitliği ve doğru sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım ederler. Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden aldıklarıyla onlara yardım eder.

Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşü olmuştur. Bu yüzden Bey,
kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir. Hekimoğlu’nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar. Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu’nu bir türlü ele geçiremezler.

Hatta bir defasında, Beyin adamlarından birinin ihbarı üzerine Hekimoğlu’nun kaldığı evi jandarmalar basıyorlar. Bütün çevre kuşatılmıştır. Evin altında bir fırın vardır. Hekimoğlu fırıncının yardımıyla fırının ekmek pişirilen yerini arkadan delip kaçmayı başarır.
Hekimoğlu, kaçmaya kaçıyor ama, Beyin, iki amca oğlunu öldürttüğünü haber alıyor ve doğru Çiftlice köyüne iniyor. Gittiği ev muhtarın evidir. Bu Muhtar, Hekimoğlu’ndan yana görünüyor, oysa gerçekte Beyin adamıdır ve onunla

işbirliği içindedir. Nitekim adamlarından biri aracılığıyla ihbarda bulunur ve Hekimoğlu jandarmalarca sarılır. Hekimoğlu, Muhtarın yüzünden kıstırılmıştır. Büyük bir çatışma çıkar taraflar arasında. Adeta namlular kurşun kusmaktadır. Özetle olur orada.

Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var halk arasında :
1-Hekimoğlu, çatışma sırasında. çemberi yarıyorsa da, aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşamadan ölüyor.

2 -Atına atlıyor, elini karın bölgesinden aldığı yaralara basarak Ordu’ya
kadar geliyor ve burada ölüyor.

Hekimoğlu, tipik bir örneğidir. Haklı bir nedenle dağa çıkıyor. Mertliği, yiğitliği ve iyilikseverliğiyle halk arasında büyük ün yapıyor. Yoksulların dostu, onları ezen varsılların düşmanıdır.

Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de dir. Hekimoğlu Türküsü’nde geçen ve kendisinin adıyla özdeşleşen in özelliği şudur. Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor.
Bu yüzden Hekimoğlu’nun adı aynalı martinle özdeşleşmiştir.

Yoldaşı Alan Osman'ın öldürüldüğü gün çekilen fotoğraf sağda görülen fötr şapkalı ABD'li gazetecinin makinesiyle çekilmiştir.


Baska anlatim
Hekimoğlu (? - 26 Nisan 1913, Fatsa,Ordu) asıl adı Hekimoğlu İbrahim olup Fatsa'nın Yassıtaş köyündendir. Uzun yıllar Fatsa, Ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan ve adına türkü yakılan halk kahramanlarından biridir.
Osmanlı Devlet Arşivinde Ayhan Yüksel'in araştırmalarına göre, 1900'lerin ilk yıllarında Fatsa'da değirmencilik yaparken haksız bir suçlamayla karşılaşıp Gürcü bir beyin yeğeni tarafından vurulmak üzereyken atik davranarak beyin yeğenini vurmuş ve ardından dağa çıkmıştır.
Daha sonra Gürcü Bey'i kan davası güderek Hekimoğlu'nun köyünde zulüm yapmış ve ardından Kadı Osman, Alanlı Mehmet Çavuş ve Fatsalı bir nal ustası dağa çıkarak Hekimoğlu'na katılmıştır. Hekimoğlu zalimin zulmünu yanına bırakmamış, aynalı martiniyle, attığını vurmasıyla namı yürümüş ve olay Türk-Gürcü çatışmasına dönmüştür.
15 Aralık 1908'de Fatsa müderrisinin Dahiliye Nezareti'ne çektiği telgrafnamede durum ayrıntılarıyla anlatılmış ve Hekimoğlu'nun dağdan indirilmesi için destek ve takip istenmiştir. Ama gerek Hekimoğlu'nun becerisi gerekse Türk köylerinden destek görerek saklanmasıyla uzun süre Hekimoğlu dağdan indirilememiş ve Gürcü Bey'e karşı faaliyetlerini arttırmıştır. Birkaç sene sonra Osmanlı Devleti'nden affını talep etmişse de Şura-yı Devlet kararıyla af talebi kabul olunmamış ve 26 Nisan 1913 günü doğduğu köyde sekiz saat süren bir çarpışma sonrası öldürülmüştür.
Hekimoğlu Türküsü ise ölümünden sonra adına yakılmıştır.
  KAYNAKÇA :vikipedi ve

Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, sayı 3 (İstanbul 2000), s. 103-114.)
Murat Sertoğlu’nun Kahramanlar Kahramanı Hekimoğlu (İstanbul 1983)
HEKİMOĞLUİBRAHİM
TARİH BOYUNCA ÜNYE
(Ünye Belediyesi Kültür Yayınları No. 3
Samsun/2003, 514 Sh.)
       
 

Hekimoğlu derler benim de aslıma!
Aynalı martin yaptırdım narinim kendi nefsime.
Konaklar yaptırdım döşetemedim,
Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim!
Konaklar yaptırdım mermer direkli,
Hekimoğlu sorarsan narinim demir yürekli!
Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi?
Hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi?
Çiftlice Muhtarı puşttur, pezevenk;
Hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek.
Hekimoğlu derler bir ufak uşak,
Bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek!
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi neslime
Evlerinin önü arpa sergisi
Hekimoğlu İbrahim de narinim ayva sarısı
Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor
Elindeki martini de narinim canlar yakıyor
Konaklar yaptırdım hurma dalından
İçin döşedemedim de narinim acem şalından
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu dediğinde narinim aslan yürekli
Konaklar yaptırdım döşedemedim
Ünye, Fatsa bir oldu da narinim baş edemedim
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omuzdan bir omuza da narinim on arma fişek
Bugün günlerden pazardır 
PazarÇitlice muhtarı da narinim puşluklar düzer
Ünye, Fatsa arası ordu da kuruldu
Hekimoğlu İbrahim de narinim o da vuruldu.



EmoticonEmoticon

:)
:(
hihi
:-)
:D
=D
:-d
;(
;-(
@-)
:o
:>)
(o)
:p
:-?
(p)
:-s
8-)
:-t
:-b
b-(
(y)
x-)
(h)