19 Haziran 2016 Pazar

Sultan Ahmet'e Şikayetim Var!

Tags

Sultan Ahmet'e Şikayetim Var! 

Öğrencilerimle İstanbul gezisindeyiz çocuklarımızı memleketin doğusundan batısına kültürel bir birikim edinmeleri için getirdik.
Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Camii, Sultan Ahmet Camii gibi yüzyıllara meydan okumuş, farklı toplumlara ev sahipliği yapmış, nice kültürleri kucaklamış bu mekanlar; şimdi gözleri kızarmış, ağızları köpürmüş insan müsveddelerine emanet!!! 
Sultan Ahmet Camii'nin önünde nur yüzlü(!) görevliler kıyafetlerimizi kontrol ettiler ve beğenmediler.
Meğer pantolonumuz dar buluzumuzun da omuzları açıkmış. 
Verdiler üzerimize mis kokulu(!) bir entari, başımıza da örtü. 
Sarındık sarmalandık Allah'ın evine girebilmek için Üç kontrolden geçtik. 
Pis kokulu entariyi unuttuk, inandıklarımıza sarıldık. 
Oturduk 45 öğrenciyle yerlere tarihçesini dinliyoruz Caminin. 
Padişahlar kendi adlarını taşıyan camiiler yaptırırmış ki adları yaşasın, dualar alsınmış. 
O ara bir görevli çakmak çakmak gözleriyle eşarbı omuzlarına düşmüş bir öğrencimize parmak havada :"Başınızı kapatın çabuk!!!" diye "hönkürdü". 
Tabi başına geleceği bilmeyen ben kendi kendime " ne karışıyor canım!" diye söylendim. 
Boş verin unutalım,dedik ama ben de kafamdaki kaygan yorgan yüzünden bozma kumaşı tokamla sağlama almayı da ihmal etmedim. 
Neme lazım düşer müşer al başına belayı! Çok geçmedi beni turist zanneden kadın bir görevli, olmayan İngilizcesiyle- bağırınca anlayacağımı düşünerek- biraz da vücut dili desteğiyle: " Bayan eşarp eşarp" diye "hönkürmesin" mi! Eyvah dedim, benim toka yamuk yapmış! Attım elimi başa. Meğer günahını almışım gariban tokanın, sıkı sıkı yapışmış başımdaki paçavraya da görevli kadına beğendirememiş! - Hanfendi başımda örtü, deyince kadın acı acı gülümseyerek: - ben de seni turist sanmıştım bir de bizdensin, sarsana boynunu boğazını Demez mi!!! 
Şöyle bir nefes aldım:
- Hanfendi Nasıl örtüneceğime neden karışıyorsunuz, ben böyle örtünüyorum buna karışmayın lütfen, deyince baktı gücü yetmeyecek, gücü yetecek bir erkek görevli çağırdı. 
Ben yerde oturur vaziyette adam tepemde kurallara göre kapanmamı hönkürüyor.
Tükürükler de saçılıyor. 
Beyefendi Allah'ın evinde oturan dua pozisyonundaki birine saldırıyor, vay böyle örtünme mi olur diye. Bende mi bir tuhaflık var diye bakıyorum etrafıma ama anlıyorum ki nerede sarışın, renkli gözlü biri varsa yanı başında azrail kılıklı bu mahlukatlar... 
Yani saldırı şahsıma değil müslüman olmayanlara... 
Beni de anlaşılan turist zannetmişler. Allah'ın evini satın almışlar ya da zapdetmişler de haberimiz yokmuş. 
Öğrenciler korkmuş, eşarplarına daha sıkı sarılmış... 
Beyfendiye insanca açıklıyorum: Bu yaptığınız ayıp hatta günah, insanlarla Allah'ın arasına girmeye ne hakkınız var, dua bile edemedik, diyorum ama nafile ben konuştukça gladyatörlerin sayısı artıyor. "Ya yaprak sarma gibi sarın, dolan ya terk et." BEN FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR CUMHURİYET KADINI; BEN KALP KIRMAK KABEYİ YIKMAKTIR DİYEN, DİNDE ZORLAMA YOKTUR DİYEN BİR DİNİN MENSUBU olarak beş para etmez biat kullarınca kovuluyorum Allah'ın evinden... Oradan Ayasofya'ya...
Orada da güvenlikçiler sert sert söylenerek ite kaka alıyor öğrencileri içeri.
Galiba, şu oruç halimizle bizi neden yoruyorsunuz oturun evinizde, demek istiyorlar.
Anlayacağınız İstanbul'a Ramazan hiç de hoş gelmemiş, İstanbul nefsiyle verdiği mücadeleyi kaybetmiş, Sultan Ahmet'e şeriat gelmiş! 
Sevgili Sultan Ahmet; sen bu camiiyi adını yaşatsın ve asırlarca dualara beşiklik etsin diye yaptırmışsın. Kusurumuza bakma; biz bu sefer sana değil de canımızı zor kurtardığımız için Allah'a ve bizi şeriattan kurtardığı için Atatürk'e zor dua edebildik hatta gücenme ama Atatürk'e yüz bin kere dua ettik. Sana daha önce de çeşitli kereler ziyarette bulundum hiç böyle mahlukatlar yoktu huzurla Allah'a ve vesile olan sana dualar etmiştim, dilerim ki bir dahaki gelişimde Arabistanlı olmayanlara, başını Anadolu kadınının yazmasını bağladığı gibi bağlayan bizlere de saygı duyan belediye görevlilerinin eşliğinde ziyaret ederiz var olmasına vesile olduğun bu mabedi.
Saygılarımla...

Duygu Sahan

Not:Duygu Sahan hanım'a bu cesur güzel yazısı için teşekür ediyorum.
Öğretmen yürekli Mustafa Kemal'in ülkesinde Mustafa kemal Yürekli böyle güzel öğretmenlere selam olsun.



EmoticonEmoticon