22 Ocak 2016 Cuma

KALAŞLAR-KAFİRLER
Kültür
Etimolojik olarak dilbilimci Richard Strand göre, Kalaş adı belirsiz bir zamanda Chitral halkı tarafından kabul görüp yaygınlaşmıştır.
Kalaşların kültürü benzersizdir ve onları çevreleyen çeşitli etnik gruplardan tamamen farklıdır.
Onlar çoktanrıcı bir halktır ve doğa onların günlük yaşamlarında son derece önemli ve manevi bir rol oynar.
Dini geleneğin bir parçası olarak, üç vadinin bol kaynaklarına şükretmek için kurbanlar sunulur ve festivaller düzenlenir.
Kalaş Deş (üç Kalash vadisi) iki ayrı kültür alanından oluşur; Rumbur ve Brumbret vadisi ve daha geleneksel olan Birir vadisi. 
Kalash mitoloji ve folklor antik Yunan ilişkilendirilir; ancak onların gelenekleri Hint-İran (Veda ve ön-Zerdüşt) gelenekleriyle çok daha benzeşir.
Bu Helen-Hint-İran karma kültürü olarak açıklanabilir. Bir görüş, Kalaşların Büyük İskender'in askerlerinin torunları olduğunu savunur; ancak bunu ispatlamak için şu ana dek herhangi bir kapsamlı genetik test yapılmamıştır.
Kalaşlar kendilerine has kültürleri ve biraz da antik Persleri hatırlatmaları nedeniyle antropologların ilgisini çekmektedir.
DiL
Kalaş dili, büyük Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-Aryan grubundan bir dildir.
Chitral alt-grubun, Kowar dili dışındaki tek üyesidir.
Norveç Dilbilimci Georg Morgenstierne benzerlikleri ileri sürerek, Kalaş dilinin bağımsız kendi başına bir dil değil Kovar dilinin bir lehçesi olduğuna inanmaktadır.
Gelenekler
Ne fiziksel görünüşleri ne de genenekleri ile komşularına benziyorlar.
Afganistan’da, başkent Kabil’in kuzeydoğusunda, eski adıyla Kafiristan bölgesinde (yeni adıyla Nuristan bölgesinde), Hindikuş dağlarında bulunan Çitral’in üç vadisinde, denizden yaklaşık 3000 metre yükseklikte yaşıyorlar.
Bu bölgeye Kafiristan denmesinin sebebi, Kalaş halkının animist inançlara sahip olması, tevhid inancına girmemiş olmalarıdır.
Muhafazakar İslamcı kültürün baskın olduğu komşu bölgeler tarafından Kalaşlar, kafir olarak görülürler. Zira yaşadıkları bölge de kafirlerin ülkesidir.
Onların geçmişi çok uzaktan, Makedonya’dan bu topraklara gelen büyük İskender’in ordusuna dayanıyor.
Büyük İskender, en büyük hayali olan Asya’nın fethi için ikinci adımı, bundan 2 bin 300 yıl önce atmıştı. Daha önce Persler’i yenen, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ın fethini tamamlayan İskender’in yeni hedefi Hindistan’dı.Bu amaçla MÖ. 330’da harekete geçti ve ordusunu İran’dan Afganistan’a geçirdi. Afganistan’da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan’ın içlerine yöneldi.
Bugün, Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı. Ama İskender’in torunları ya da bir başka değişle İskender'in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor.
İskender’in ordusunda yer alan askerlerin soyundan geldiği düşünülen, sarı saçlı mavi gözlü bu insanlar, Asya’nın ortasında yaşayan diğer komşu halklardan kolayca ayrılabiliyor. 
Ancak Kalaşlar’ı farklı kılan sadece fiziksel özellikleri değil.
Kalaşların etnik özellikleri tanımlanması yönünde bazı tartışmalar vardır. 
20. yüzyıldan önce oldukça çok sayıda gayri-Müslim azınlığın kendi sayılarında azalma görüldü.
Kalaş lider Saifulla Jan "Herhangi bir Kalaş İslam'a geçti ise, bizim güçlü kimliğimizi korumak adına artık aramızdan ayrılmalıdır."diye belirtmiştir.
Buna karşın İslam dinine geçen yaklaşık üç bin Kalaş köylerinde kendi dilini ve antik kültürü birçok açıdan korumaktadır.
Günümüzde, Müslüman olan nüfus, toplam Kalaş nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturmaktadır.
Kalaş kadınlar genellikle sık sık deniz kabukları ile işlemeli uzun siyah elbiseler giyerler. 
Bu nedenle, bölgede "Kara kafir" olarak bilinirler. Erkekler Pakistan Şalvarını benimsemiştir, çocuklar dört yaşından sonra erişkin giyim şeklinin küçük sürümleri giymeye başlarlar.
Çevredeki Pakistan kültürüne aksine, erkek ve kadın arasındaki ilişkilerde katı tutum takınılmaz. 
Ancak bununla birlikte adet gören kız ve kadınlar kendi "saflık"larını yeniden kazanana kadar "başaleni" denen köy içindeki binalarda kalırlar.
Doğum zamanlarında, Başaleni'de çocuğunu doğuran kadın bir saflık ritüeliyle tekrar kocasının yanına döner.
Sarı saçları ve renkli gözleriyle fark edilen Kalaş kabilesi içki, esrar ve cinselliği serbest yaşıyor.
Çitral bölgesindeki Kalaş Vadisi’nin ücra yamaçlarında yaşadıkları için muhafazakar İslamcı kültürün baskısından kurtulan 3 bin nüfuslu halk, damıttıkları içkileri içip yetiştirdikleri kenevirleri tüttürüyor.
Çocuklar dindar Yahudi tarzını andıran bukleli saçları ve spor şapkalarıyla dikkat çekerken kadınlar yüzlerine dövme yaptırıp rengarenk işlemeli siyah kaftan giyiyor.
Müslümanların ‘kara kafirler’ deyip kadınlarını ‘ahlaksız’ gördüğü Kalaşlar, ergenlik çağına giren delikanlıların yaz boyunca yaylada iyice semirdikten sonra köye getirilip seçtiği kadınla seks yapmasının sağlandığı ayinlerden vazgeçmiyor.
Çünkü onların geçmişi inandiklari sey çok uzaktan Makedonya’dan bu topraklara gelen büyük İskender’in ordusuna dayanıyor.
Bugün Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı.
Ama İskender’in torunları ya da bir başka değişle İskender'in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor; KALAŞLAR
Evli kadınların başka erkeklere kaçması normal karşılanıyor.

Kaynaklar

http://www.onos.gr/travelling-with-maya-tsoclis/episodes/kalash,-pakistan/?lang=TUR
Ahmed, AS, 1986.
The Islamization of The Kalash Kafirs. Pakistan Society: Islam, Ethnicity and Leadership In South Asia. page 23-28. .
Kalash Kafirs ve İslamlaşma Pakistan Toplum: Güney Asya'da İslam, Etnik ve Liderlik sayfa 23-28..


EmoticonEmoticon