CAN DÜNDAR'A ÜZÜLMÜŞ MÜYDÜK? Ben üzülmemiştim
Can Dündar'a üzülmedim?
Basın özgürlüğüne vurulan darbeye üzüldüm.
Gazetecilik mesleğinin onursuzlastırılmak istenmesine üzüldüm
Ülkem'de hukukun çiğnenmesine yanlış uygulanmasına üzüldüm
Ama Can Dündar'a üzülmedim
8 parçaya bölünen,parçaların her birinin birbirine sistemli bir şekilde düşman edilmeye çalışıldığı ülkemizde CAN DÜNDAR herkesin seveceği beğeneceği bir kişi olamaz elbette.
Herkesin içinde esir düstüğü kendini zincirlerle bağladıgı bir yolu bir çukuru var.
Kimse çıkamıyor kendi çukurundan.
Kimi diyor Can Fettullahcı
Kimi diyor komünist
Kimi diyor Amerikancı soroscu
Kimi diyor yetmez ama evetci
Kimi diyor ajan
Kimi diyor saidi nursinin belgeselini çekecekmiş.
Hayatını incelemis vay anasını dedirten şeylerle karşılaşmış hayranmış.
Kimi diyor saidi nursinin belgeselini çekecekmiş.
Hayatını incelemis vay anasını dedirten şeylerle karşılaşmış hayranmış.
Kimi diyor Mustafa belgeselini o şekilde çekmek için Atatürk düşmanı Cemaatten 1,4 milyon TL para almış.
Kimi diyor devlet sırrı açıklanmaz ne olursa olsun.
CAN DÜNDAR'in tutuklanmasında beklenen tepki olmamıştı.
insanlar nerdeyse oh iyi oldu diyecek.
insanlar nerdeyse oh iyi oldu diyecek.
Ben oh olsun demiyorum.
Ama hak etti mi diye sorarsanız bence hak etti !!
Neden mi ?
Önce aşağıdaki Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni iken yazısını okuyalım.
Önce aşağıdaki Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni iken yazısını okuyalım.
BAŞKA KAPIYA
Hem ayar verene, hem ayar yiyene çatmışım:
"Bizi laik ve demokrat kimliklerimiz arasında seçime zorluyorlar.
İki gözümüzden birini feda etmemizi istiyorlar" diye yakınmışım.
Sonra iki gözüme de sahip çıkmışım: "Balans ayarı, tank paletleriyle yapılmış bir demokrasiyi içimize sindiremeyiz" demişim.
Ama Susurluk çetesinin temizlenmesini isteyenleri "Glu glu dansçıları" diye aşağılayıp zora gelince onlardan destek dilenen zihniyete de aynı dilden cevap vermişim: "Sizi gidi glu glu dansçıları sizi...
Hadi başka kapıya!"
* * *
Öyle kızgın bir kazanda çalkalanıyoruz ki, "1000 yıl sürer" denen süreçler, 15 yılda eriyip gidiyor. Ve iktidar tahterevallisi, bir muktediri tahttan indirirken hasmını tahta çıkarıveriyor.
Böyle çalkantılı zeminlerde dik durabilmek, tutarlı tavır alabilmek, tahttakilerle mesafeyi koruyabilmek önemlidir.
Tahterevalli, bir kez daha devrik kralı yere doğru itti dün...
Eski yazıyı 15 yıl sonra yeniden (bu kez tersinden) yazmanın vaktidir.
* * *
Dün süngü zoruyla Başbakan'ı eve yollayanlar, bugün polis zoruyla evden toplanıyor.
Dün "Adalet, insan hakları" diye haykırdığımızda üstümüze tank sürenler, şimdi adalet ve insan hakkı istiyor. Dün düzmece andıçlarla demokratları yok etmeye çalışanlar, bugün düzmece kanıtlarla yargılandığından yakınıyor. Adaletsizliğe, zulme karşı her zaman, herkesin yanındayız. Ama dün burnundan kıl aldırmayan mağrurların bugün mağdur rolü oynamasına cevabımız aynı:
"Başka kapıya!"
Can Dündar 14 Nisan 2012 Milliyet
* * *
Em kurmay Alby Mustafa Önsel'de Can Dündar Tutuklanınca şöyle bir yaz yazıyor;
Öncelikle belirteyim ki; ortada suç dahi olsa, tutuksuz yargılamak varken iki gazetecinin bu şekilde tutuklanmasını anlamakta zorlanıyorum.
Bu anlamda, elbette özgürlüğü elinden alınarak mağdur edilenlerin yanında olmak, asgari bir yurttaş sorumluluğudur.
Ancak, Can Dündar’a da bazı şeyleri hatırlatmak zorundayım.
Sevgili Can Dündar; Bu tür siyasi davalarda; tutuklamalara tepkisiz kalmaya gönderme yapmak için, hep bir Alman papazdan bahsedilir.
Hani şu Hitler zamanında; “Önce üstteki komşumu götürdüler, sendikacıydı. Beni ilgilendirmez dedim ve sesimi çıkarmadım” diye başlayan; en sonunda, “Sıra bana geldiğinde, benden önce bütün komşularımı aldıkları için ses çıkartacak kimse kalmamıştı” diyen papaz.
İşte tıpkı bu papaz gibi, sen de; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy vb. davalardaki hareket tarzını sorguluyor musun?
Örneğin Ergenekon Davasında?
Aralarında şimdi, genel yayın yönetmeliğini yaptığın Cumhuriyet Gazetesinin kıdemli yazarı rahmetli İlhan Selçuk ile Mustafa Balbay’ın bulunduğu pek çok gazeteci; ÇYD’nin Başkanı Türkan Saylan gibi sivil toplum örgüt liderleri, sendika başkanları, akademisyenler, siyasiler ve askerler tutuklanarak cezaevine tıkıldılar, alabildiğine hukuksuzca.
Sen asla sesini çıkartmadın…
2009’da başlayan, özellikle askerlere yönelik operasyonlarda, gün geçtikçe komplonun izlerine rastlanıyor, kumpasın pek çok delili tespit edilerek kamuoyu ile paylaşılıyordu.
Aralarında senin bulunduğun gazetecilerle bunlar paylaşıldı.
Çok açık hukuk ihlalleri sunuldu.
Sen yine hiç ses çıkartmadın…
Ta ki, 14 Nisan 2012 tarihine kadar.
O gün öyle bir yazı yazdın ki Milliyet gazetesindeki köşende, keşke sessizliğini muhafaza etseydin. “Başka Kapıya” başlıklı o yazı ile; yattığımız taş duvarların arasında bizi adeta yüreğimizden vurdun.
Yazdıklarını hatırlatayım istersen; “Dün süngü zoruyla başbakanı eve yollayanlar, bugün polis zoruyla evden toplanıyor. Dün ‘adalet, insan hakları’ diye haykırdığımızda üstümüze tank sürenler, şimdi adalet ve insan hakkı istiyor. Dün düzmece andıçlarla demokratları yok etmeye çalışanlar, bugün düzmece kanıtlarla yargılandığından yakınıyor.
Adaletsizliğe, zulme karşı her zaman herkesin yanındayız.
Ama dün burnundan kıl aldırmayan mağrurların, bugün mağdur rolü oynamasına cevabımız aynı: ‘Başka Kapıya.” Halbuki, yazdıklarınla en azından biz sanıkların büyük çoğunluğunun ilgisi yoktu…
Bu ne hoyrat tavırdı böyle?
Bu ne tedavi olmaz hınçtı?
Bu ne kindi?
Hangimizi tanıyordun?
Darbelerle bizim ne kadar ilgimiz vardı, araştırmış mıydın?
Sahi sen hiç darbelerden etkilendin mi?
Mesela darbeler sırasında bir gün dahi olsa hapis yatmışlığın var mı?
Bu arada Fethullahçı örgüt mensubu olduğu iddia edilen polis şefleriyle, masalarda samimi pozların yayınlanmıştı basında.
Demirtaşlarla samimi görüntülerin de internette dolaşıyordu…
Genel Yayın yönetmeni olduğun Cumhuriyet Gazetesinde yaptığın değişiklerle ilgili değerlendirme yapmak bana düşmez.
Onu da kendilerine büyük saygı duyduğum CUMOK mensupları yapsınlar. Aslında seni,
Ata’yı küçültücü olduğu toplumun büyük kesimi tarafından kabul edilen “Mustafa” filminden tanıyorduk. Buradaki misyonunu tahmin edebiliyorduk (Yeri gelmişken, Cemaatten 1,5 milyon dolar alarak Said-i Nursi ile ilgili bir belgesel çektiğin söyleniyor, doğru mu bilmiyorum.
“Mustafa” filmine bu ismi, Atatürk’ü sevimli kılmak için verdiğinizi iddia ediyormuşsun.
O zaman bu belgesele de “Said” ismini koyarsın artık).
Bize, “başka kapıya” diyerek hakaret eden sen, geçtiğimiz ayda operasyon yapılan cemaat medyasına “özgür basın susturulamaz” adı altında verdiğin destek göz yaşartıcıydı.
Oysaki dün Ergenekon kapsamında tutuklanan gazetecilere destek de yoktun.
Star, Avrasya vb. televizyonlara el konulurken ortalıkta gözükmüyordun.
Sonuç olarak, bunları sana neden yazdım?
Belki duruşunu bir kez daha gözden geçirirsin, ciddi bir özeleştiri yaparsın diye yazdım Can Dündar.
Biz mi?
Ne olursa olsun, senin ve senin gibilerin de, adil ve tutuksuz yargılanması için mücadele edeceğiz, emin ol! Seninle aynı şeyleri düşünmesek de, sana asla “başka kapıya” demeyeceğiz.
Çünkü; biz, Sorosların, Fethullahların değil, Atatürk’ün takipçisiyiz; Emperyalizmin değil, Mustafa Kemal’in askeriyiz…
Em kurmay alby Mustafa Önsel
*******
Mustafa Önsel'in Bu yazısından sonra bizim bir şeyler yazmamız attan inip eşeğe binmeye benzer.
Tayyip öncesi derin devleti biz de biliyoruz.Yaşananları yaşatılanları.
Jitem olayalarını Veli küçükleri.+
Bu canavar ruhlular hak ettikleri cezayi bin beter çekmeliler.
Bu canavar ruhlular hak ettikleri cezayi bin beter çekmeliler.
Bir filozofun ünlü bir sözü vardır.
"En inandırıcı yalanlar bazı yerlerinde gerçeklerle süslendirilmiş yalanlardır."
Ergenekon balyoz poyrazköy davalarında tutuklananların sadece yüzde onu bile değildi gerçek suçlular.
Yüzde doksanı suni olarak ilişkilendirilmiş onurlu suçsuz insanlar
Can Dündar gibi birikimli bir gazeteci bu olayların cia cemaat Erdoğan senaryosu, emperyalizmin kirli kanlı konjüktürel amaçlarını kolaylastırmak için bir aldatmaca olduğunu çözememesine kim inanır!
Yüzde doksanı suni olarak ilişkilendirilmiş onurlu suçsuz insanlar
Can Dündar gibi birikimli bir gazeteci bu olayların cia cemaat Erdoğan senaryosu, emperyalizmin kirli kanlı konjüktürel amaçlarını kolaylastırmak için bir aldatmaca olduğunu çözememesine kim inanır!
Bu davalar bu ülkeyi işgal etmek için kullanıldı.
Bu işgalde halkı uyandırabilecek halkta refleks yaratabilecek aydın asker gazeteci kim varsa düzmece sahte delilllerde tutuklandı.
Tutuklananlar halkın sinir uçlarıydı etkisiz hale getirildi.
Onlarca insan bu dava yüzünden intihar etti.
Bir çok insan cezaevinde hastalık buldu hayatını kaybetti.
Sen bunları seyretmekle kalmadın destek verdin.
Sen bu cezayı fazlasıyla hakettin Can Dündar.
EmoticonEmoticon